Kasımda Roma Başkadır
Dünyada en çok merak edilen ve görülmek istenilen destinasyonlardan biri olan Roma, tarihin en büyük medeniyetlerinin kurulduğu İtalya’nın başkenti olmakla birlikte en önemli turizm merkezlerinden de biri olarak her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor. Akdeniz ikliminin yaşandığı şehir, yılın her mevsimi tatilseverlere birbirinden eğlenceli alternatifler sunuyor.
Antik Roma’nın ünlü yapıtlarını, Katolikler için büyük bir öneme sahip Vatikan’ı, geçmiş tarihi yansıtan müze ve kiliseleri yakından görmek ve adeta bir kültür mozaiği haline gelmiş bu şehrin atmosferini hissetmek, paha biçilmez hisler yaşatıyor. Peki, kaliteli ve keyifli bir tatil için Roma’ya ne zaman gidilmeli?
Tarihin ve Kültürün Başkenti: Roma
Dünyanın en gözde turizm merkezlerinden biri olan Roma’da unutulmaz bir tatil geçirmek istiyorsanız, en ideal mevsim sonbahardır. Özellikle kasım ayında planlayacağınız bir Roma gezisi ile harika bir tatil geçirme fırsatı yakalayabilir, mistik bir atmosferde tarihin derinliklerine dalarak unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Yaz aylarında çok fazla rağbet gören şehir hem çok kalabalık olmakta hem de hava sıcaklıkları oldukça yüksek seyretmektedir. Dolayısıyla bir yandan kalabalık diğer yandan sıcak hava bunaltıcı bir tatil deneyimi yaşamanıza neden olabilir. Bu nedenle daha ferah bir atmosferde Roma’nın büyüleyici tarihini görmek ve rahat rahat gezmek istiyorsanız, kasım ayı en ideal aylardan biridir. Üstelik kasım ayında otel fiyatları da oldukça ekonomik rakamlara inmektedir. Böylece bütçenizi çok fazla zorlamadan ister tek başınıza, isterseniz aile veya arkadaş grubunuzla keyifli bir tatil geçirme şansını yakalayabilirsiniz.
Roma Tatilinizde Mutlaka Uğramanız Gereken Turistik Yerler
Roma’da gezilecek yerler listenizin ilk sırasını; ünü Türkiye’ye kadar yayılan Kolezyum’u eklemelisiniz. Flavianus Amfitiyatro ismiyle de bilinen muhteşem yapı, bazı inanışlara göre ismini Neronis Heykeli’nden alıyor. Uzunluğu 189 metre, genişliği 157 metre olan Kolezyum’u, Roma seyahatinizde muhakkak vakit yaratıp gezmelisiniz.
Roma kent yaşamını görmek isteyenlere uygun fırsatlar sunan Navona Meydanı, M.S. 2. yüzyılda, İmparator Domitian tarafından yaptırılan bir stadın yerine kurulmuştur. Tasarım bakımından stadyumu andıran alan etrafındaki kafeler, dinlenmek ve gösterilerini sergileyen göstericileri izlemek için oldukça idealdir. Bernini’nin oluşturduğu Dört Nehir, Barok tarzı Sant Agnese in Agone ve San Luigi dei Francesi gibi ünlü dini yapılardan oluşuyor.
Bütün Tanrıların Tapınağı Pantheon, 119-126 yılları arasında İmparator Hadrian tarafından yaptırılmıştır. Bu tapınağın inşa edilme nedeni; M.S. 90 yılında yanan tapınağın yerine geçmesidir. Asıl görevini 6. yüzyıla yakın bir süre devam ettiren yapı, Roma’nın Hıristiyanlık dinini benimsemesinin ardından 609 yılında Bakire Meryem adına kiliseye çevrilmiştir.
Yapısı ile siz misafirlerini büyüleyen kilisenin en ihtişamlı kısmını, 43 metre çap yüksekliğe sahip kubbesi oluşturuyor. Yapının içerisinde krallıklara, bilinmiş tanınmış kişilere ve mimarlara ait çok sayıda mezar bulunuyor.
Roma gezilecek yerler listenize eklemeniz gereken bir diğer önemli durak ise, Poli Sarayı’nın yanında bulunan ve inşa açısından ihtişamlı güzelliğe sahip olan Trevi Çeşmesi’dir. Papa XII. Clement’in isteği ile Heykel ustası Nicola Salvi tarafından yapılan ve tek teması deniz olan çeşme, 2 denizin çevrelediği Neptün figürleriyle tasarlanmış ve 30 yılda tamamlanabilmiştir. Aşk Çeşmesi adıyla da bilinen bu eseri popüler kılan bir diğer özellik ise sağ eli ile sol omzunun üzerinden çeşmenin suyuna para atanların dileklerinin kabul olduğu inancıdır.
Roma geziniz için uğrayabileceğiniz bir diğer durak; dünyanın en önemli ve değerli sanat eserlerinin sergilendiği Vatikan Müzesi’dir. Müzenin temeli, 1507 yılında Santa Maria Maggiore Bazilikası civarlarındaki şarap mahzeninde Laocoön ve Oğulları Heykeli’nin bulunması ile atılmıştır. Bu kültürel tesiste Antik Yunan, Etrüsk eserlerin yanı sıra gelişmiş modern din eserlerine ve tablolarına yer verilmiştir.
Roma’nın En Popüler Lezzetleri
Roma, tarihi ve kültürel yapısı kadar geleneksel lezzetleri ile de ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Türkiye’de Spaghetti Carbonara olarak bilinen “Pasta alla Carbonara” Roma’nın en yaygın yerel yemeklerinden biri olarak öne çıkıyor. Kişisel tercihe göre herhangi bir makarna ile de yapılabilen yemek, özel olarak hazırlanan lezzetli sosuyla kendine hayran bırakıyor.
Bunun yanı sıra, farklı tariflerle özel olarak hazırlanan pizza çeşitleri, kızarmış pirinç topları olarak bilinen “Suppli”, kabak çiçeğinden yapılan ve bambaşka bir lezzetle sizi buluşturan “Carciofi alla Giudia", tatlı olarak da tiramisuyu mutlaka denemelisiniz.
Unutulmaz bir Roma seyahati gerçekleştirmek, eğlenceli vakitler geçirmek ve bu keyfi çok daha uygun bir bütçeyle yapmak istiyorsanız, kasımda Roma sizleri bekliyor.