
Medya Direktörü ve Seyahat Bloggerı Osman Kurt ile Keyifli Bir Röportaj
“Dünyadaki yüz bin şehrin her birinde güneş benzersiz şekilde batıyor. Sadece bir defa buna şahit olmak için seyahat etmeye değer.” demiş ünlü Japon yazar Ryu Murakami. Bu mottoyu hayata geçirerek okurlarıyla ve takipçileriyle serüvenlerini paylaşan bir isim Osman Kurt. Kendisi hem seyahat içerik üreticisi, hem de tam zamanlı olarak çalışan kıdemli bir medya direktörü. Pandemi ile birlikte uzaktan çalışmaya geçilmesiyle hayatımızda daha da çok yer alan dijital göçebeliğin de temsilcilerinden. Sıklıkla iş seyahatleri gerçekleştiren ve takipçilerine seyahat tecrübelerini aktaran Osman Kurt’u yakından tanıyalım. Keyifli okumalar.
HIS Travel: Takipçileriniz sizi ‘Çok Gezen Adam’ ismiyle tanıyor. Öncelikle HIS Travel okuyucuları için kendinizden bahseder misiniz?
Osman Kurt: Kayserili bir ailenin İstanbul’da doğup büyümüş en büyük çocuklarıyım. Çocukluktan itibaren yurt dışını görme arzum vardı. Özellikle Galatasaray’daki yıllarımın da etkisi ile Paris’i çok görmek istiyordum. Nitekim 2003 yılında ilk yurt dışı seyahatim de Paris’e gerçekleşti. Sonrasında üniversite ve askerliğin ardından bir yıl yüksek lisans için Fransa Nice’de yaşadım. Ardından Türkiye’ye dönünce Businessweek Dergisi'nde çalışmaya başladım. Burası benim için dönüm noktalarından biri oldu. Takip ettiğim sektörler nedeniyle dünyanın birçok yerine çok farklı türde seyahatler gerçekleştirdim. Günü geldi kutup dairesine 90 km uzaklıkta kış lastiği test etmeye gittim, günü geldi İstanbul’dan Budapeşte’ye Porsche’lerle road trip yaptım. Böyle geçen 5 buçuk yılın ardından yolum Türk Telekom’un internet teknolojileri departmanına düştü. Burada bloğu olan birçok arkadaş vardı. Bana da blog olayını öğretmelerini istedim. Böylece bloğum cokgezenadam.com doğdu. Özetle, Çok Gezen Adam, İTÜ Teknokent'te doğdu desem yanlış olmaz. Sonra yıllar içinde şirketler değiştirdim ama bloğum büyümeye devam etti. Şimdi uluslararası reklam ve iletişim ajansı Ogilvy’de Kıdemli Medya Direktörü olarak çalışıyorum.
HIS Travel: Siz hem tam zamanlı bir çalışan hem de bir gezginsiniz. Ne zaman başladı seyahat etme ve keşfetme tutkunuz?
Osman Kurt: Aslında çocukluktan beri olan bir arzuydu. Tabii ilkokul sonrası Galatasaray Lisesi’ni kazanmamın bunda etkisi olmuştur çünkü burası Türkiye’nin batıya açılan penceresi bir nevi. Buradaki eğitimim yurt dışını gezme motivasyonumu çok daha fazla arttırdı. Yıllar içindeki tespitim şu ki, yabancı dil eğitimi alan okullarda okuyan öğrencilerin birçoğunda bir dönem bir yurt dışı deneyimi yaşama arzusu oluşuyor ve onu yapmazsanız içinizde uhde kalıyor. Ben neyse ki yüksek lisans kisvesi altında bunu çözdüm. Sonrasında yaptığım işler sayesinde de gezme arzumu para kazandığım bir işe çevirdim.
HIS Travel: Sık sık iş seyahati yapmış olmalısınız. İş seyahatlerinin çalışan motivasyonu, şirket kültürü, network oluşturma ve değer yaratma odağındaki faydaları sizce neler?
Osman Kurt: Çalıştığım işlerin birçoğunda sıklıkla iş seyahati yapmam gerekti. Hatta gazeteci iken bir dönem 2 haftada bir kabin basıncı almazsam rahatsız hissediyordum. Açıkçası benim çalıştığım işlerde iş seyahati özellikle networking açısından çok etkili oluyor. Birçok dostluğu bu iş seyahatlerinde kurdum. Normal bir toplantı ile kuramayacağınız dostluklar yolculuklar iş seyahatlerinde kuruluyor. Zoom toplantıları ile pek de kuramayacağınız ilişkiler kurmanızı sağlıyor bu seyahatler.
HIS Travel: Pandemiyle birlikte uzaktan çalışma, alışıldık iş yapış modelinde değişiklikler yarattı ve birçok şirket evden çalışma modelini kalıcı hale getirdi. Buna bağlı olarak hem çalışıp hem de seyahat etmek daha çok kişi tarafından uygulanır oldu. Bu durum ise ‘Dijital Göçebelik’ kavramını yaygınlaştırdı. Siz de dijital göçebe olarak bu süreci deneyimlediniz. Hem çalışıp hem seyahat etmeyi bir arada tutan bu kavrama dair gözlemlerinizi ve deneyimlerinizi anlatabilir misiniz?
Osman Kurt: Aslında dijital göçebelik kavramı Türkiye’de pandemi ile birlikte duyulmaya başlansa da dünyada hızla büyüyen bir trenddi. Bir dönem danışmanlığını da yaptığım Estonya Devleti, pandemi öncesinde dijital göçebeler için dijital göçebe vizesi programını duyurmaya başlamıştı. Onu sonrasında başka ülkeler de takip etti. Yeni nesil zaten rahatsız iş kıyafetlerini giyip plazalarda çalışmak istemiyor. Pandemi ise Türkiye’de bize de böyle bir gerçek olduğunu gösterdi. Daha önce çalıştığım şirketlere "ben yazın 2 ay Fethiye’den çalışacağım" desem kimse beni ciddiye almazdı. Pandemi sonrasında ise 2 yıldır yaz aylarında Fethiye, Kaş, Bodrum gibi yerlerde çadır kamplarında yaşayarak dünya devi şirketlere danışmanlık yaptım. Üstelik de işlerim aksamadı. Kaldı ki benim gibi işi insandan ve insan ilişkisinden beslenen bir meslek yapıyorsanız evde kapalı kalarak üretmezsiniz. Bu yüzden toplantı aralarında kafelere gitmek yerine denize girip serinleyebileceğiniz bir iş yaşamının da mümkün olduğunu dijital göçebelik ile öğrendik.
HIS Travel: Mutlaka yaptığınız araştırmalar olmuştur ve Türkiye’de dijital göçebeler için uygun yerler keşfetmişsinizdir. Bilgisayarını alıp farklı şehirlerde çalışmak isteyenler için gidebilecekleri yer önerileriniz nelerdir? Ve seçimlerinde nelere dikkat etmeliler?
Osman Kurt: Bu biraz sizin işinizin yapısı ile de ilgili bir durum. Ben çalıştığım şirkette kıdemli medya direktörüyüm. İşe gitmek durumda olmasam da danışmanlık yaptığım şirketlerin fiziki işleri olduğu zaman orada olmalıyım. O yüzden ani bir iş olduğunda 1 uçuş ile kolaylıkla dönebileceğim erişilebilir bir yerde olmalıyım. Ayrıca bu 1 haftalık bir tatil olmadığı için uygun fiyatlı olması lazım. Ben bir de ev kiralayıp orada yalnız kalmayı da sevmiyorum. Bu yüzden sosyal ortamın ve internetin olduğu çadır kamplarını tercih ediyorum. Bunun için de favori yerlerim Fethiye bölgesinde Kayaköy, Kaş, Bodrum gibi yerler oluyor. Ama benimki gibi bir işiniz yoksa, örneğin grafik tasarımcı iseniz Portekiz yaz kış iklim açısından çok güzel. Üstüne bir de Avrupa’nın görece fiyatları makul yerlerinden biri.
HIS Travel: Instagram’da ve blog sayfanızda keşfedilecek yerler, gezi noktaları, seyahat tavsiyeleri paylaşıyorsunuz. Sosyal medyanın içerik gücünden yararlanırken nelere dikkat ediyor, nelerden ilham alıyorsunuz?
Osman Kurt: Aslında benim için birincil mecra her zaman blog çünkü diğer sosyal medya mecralarında kiracıyım bloğumda ev sahibiyim. Ayrıca sosyal medya arzu uyandırma aracı ama anlık istekleri tetikliyor. Blog ise zaten gezmeye aç kişinin bilgi almaya geldiği mecra. Tabii blog içeriği oluşturmak da oldukça meşakkatli ve uzun sürüyor. Bu süreçte hem değerlendiremediğim görselleri paylaşmak hem de bloğa farkındalık oluşturmak için sosyal medyayı da destek mecra olarak kullanıyorum.
HIS Travel: Hem çalışıp hem de seyahat ederken nasıl organize oluyorsunuz ve yola çıkış süreciniz nasıl ilerliyor?
Osman Kurt: Bir iş seyahatine çıkıyorsam zaten tüm plan çok önceden benim için yapılmış oluyor. Genelde iş seyahatlerimde bir planın dışına çıkma şansım olmuyor. Kişisel gezilerimde ise gitmeden önce yazılarına güvendiğim ve benim gezi mantığımla benzer olan blogların birkaçını okuyup gideceğim yerlere karar veriyorum.
HIS Travel: Seyahatlerinizde yaşadığınız en heyecan verici deneyim neydi?
Osman Kurt: İsveç’te donmuş deniz üstünde kar motoru kullanıp sonra salep içmek ya da pasaportsuz geçtiğimiz İtalya’dan otostopla Nice’e geri dönmek gibi deneyimlerim oldu. Ancak en heyecan vericiler arasında ise iki seyahatim arasında seçim yapamıyorum. İlki Azerbaycan’ın Ermenistan’dan geri aldığı Lele Tepe’ye dünyada ilk defa bir basın mensubunu götürmem gerekti. Orayı alan komutan ile Azerbaycan ordusu korumasında ve üniforması ile çekim yapmaya gittik. Bir diğer heyecan verici deneyim ise Porsche ile dünyanın en güzel yollarından biri olarak gösterilen Romanya’nın Transfaragaraşan Yolu’nda Porsche’ler ile yaşadığımız deneyim oldu. Çavuşesku zamanında askeri lojistik amaçlı yapılan bu yol sadece senenin belli dönemleri açık ve oldukça virajlı, bir o kadar da tehlikeli bir yol. Burada Porshe 911 Turbo’lar ile hız yapmak oldukça adrenalinli ve bir daha yaşamam zor olan bir deneyimdi.
HIS Travel: Şimdiye kadar yaptığınız seyahatlerde en etkileyici ve tekrar tekrar gitmek isterim diyebileceğiniz yer/yerler nereleri?
Osman Kurt: Aslında gittiğim yerlerin ilkini daha çok bir görev gibi geziyorum. Görülesi gereken yerler, yenmesi gereken yemekler listesini takip eder gibiyim. Sonrasında beğendiğim yerleri sadece aylak aylak takılmak için gezmeyi, yeniden ziyaret etmeyi seviyorum. Bu anlamda Portekiz en sevdiğim yerlerden biri. Bunun yanında işsiz kaldığım bir dönem işsizlik maaşı ile gezdiğim, hayatımda bende iz bırakmış yerlerden biri de Tanzanya’nın Zanzibar Adası’dır. Burayı da yeniden görmeyi çok istiyorum.
HIS Travel: Önümüzdeki günlerde takviminizde yeni seyahatler yer alıyor mu?
Osman Kurt: Önümüzdeki dönemde pandemi nedeniyle kullanamadığım ve açığa aldığım biletleri değerlendirmeyi istiyorum. Mardin, Porto şu an için aklımda olan yerler. Bir ara uzun süredir gidemediğim Paris’i de yeniden gezmek istiyorum.
Yorum Yap