
Tarihe Damga Vuran Türk Seyyahlar
Bu içeriğimizde bir zamanlar yollarda olan, dünyayı karış karış gezen Türk gezginlerini tanıyacağız. Her biri kendi dönemlerinde zoru başarmış ve bambaşka hikayeler anlatmışlar. Kim bilir, belki de bu gezginlerimiz sizlere de hikayeler ilham olur. İşte dünyayı karış karış gezen Türk seyyahlarımız. Keyifli okumalar.
Sadun Boro
Dünyanın çevresini 1965-1968 yılları arasında eşi Oda ve Kısmet adlı yelkenli teknesiyle dolaşan ilk Türk denizcidir Sadun Boro. Denizcilik hayatına önce sandalla başlayan Boro,1952 yılında Ling adlı 11 metrelik bir yelkenliyle İngiltere'den Karayip Adaları'na kadar uzanan ilk açıkdeniz, Atlantik aşırı yolculuğunu bir İngiliz ile birlikte gerçekleştirdi. O zaman 'Cumhuriyet' gazetesinde yazısı dizisi olarak yayınlanan anılar, 2004'te Bir Hayalin Peşinde isimli kitapta toplanmıştır. Uzun yıllar yaşamını Bodrum’da sürdüren Sadun Boro; özellikle Gökova, Göcek gibi güney Ege koylarının korunması için çaba harcamış, Okluk Koyu’nun ortasına Denizkızı heykeli yapılmasını sağlamıştır. Boro, gazete ve dergilere deniz ve doğa sevgisini aşılayan yazıları uzun süre yazmayı sürdürmüştür.
5 Haziran 2015’ te Marmaris te vefat eden ve Karacasöğüt köy mezarlığına defnedilen Sadun Boro’nun anısına hazırlanan "Yürüyüş Yolu", Kısmet’ i bağladığı 8 numaralı çam ağacından, vasiyet ettiği yere kadar devam etmektedir.
Sadun Boro'nun 46 yıl boyunca bindiği ve yaklaşık 150 bin deniz mil yaptığı ’Kısmet’ adlı teknesi, İstanburl/Hasköy'deki eski Haliç Tersanesi'nin olduğu yerde, Rahmi Koç Müzesi'nde görülebilir.
Barış Manço
Türk Seyyahlar listesi Barış Manço’suz olur mu hiç! Büyük bir müzisyen ve bir gezgin olan Barış Manço’nun şarkıları; Arapça, Bulgarca, Felemenkçe, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak yorumlandı. Başaralı müzik kariyerinin yanında Peki Barış Manço’nun gezgin olması sebebiyle ‘’Barış Çelebi’’ olarak da anıldığını biliyor muydunuz?
1988 yılında Barış Manço, başta çocukların olmak üzere herkesin çok sevdiği bir isim haline gelmesini sağlayacak "7'den 77'ye" programına başlar. TRT'de yayınlanan bu programda TV ekibiyle 150'den fazla ülkeye gidip, dünyanın en güzel yerlerini seyircilerine tanıtmıştır. İşte bu nedenle, bugün Türkiye’de yüzlerce gezgin ve seyahat blogu sahibine ilham kaynağı olmuştur.
Özellikle Japonlar, Barış Manço’ya hayrandı! Gelin Barış Manço’nun Japonya serüveni hakkında söylediklerine bakalım:
“İlk defa 1990 yılında Japonya’ya geldim. O yıl Ertuğrul gemisinin Japonya’yı ziyareti ve Japonya açıklarında batmasının 100. yılı idi. Japonlar bunu Türk- Japon dostluğunun 100. yılı başlığı ile kutluyorlardı. Bunu fark ettik, Türkiye’deki yetkilileri uyardık ve Türkiye kutlamalara geniş katılım gösterdi. Sonra, Japonya’da bir konser verdim. Bu konser Tokyo Emperial Hotel ‘deydi ve Veliaht Prens de konseri izledi. İlk şarkılarımı orada söylemiş ve büyük ilgi görmüştüm. Şarkılarım hemen Japonca’ya tercüme edildi. konserde “Nane limon kabuğu” ve “Domates, biber, patlıcan”ı söylemiştim. Bana ‘Sebzelerden şarkı yapan adam’ demişlerdi. Bu turnemde de yine aynı şarkıları söylememi istediler. 1991’de konser vermek için tekrar geldim ve gerçekten muhteşem bir konser olmuştu. Hatta Türkiye’de de çok yankılanmıştı bu konser.”
Konser sırasında Manço'yla birlikte Soka Üniversitesi rektörü ve Soka Vakfı başkanı Daisaku İkeda'nın ellerinde bayraklarla Kara Sevda şarkısını söylemesi ve salonun coşkulu görüntüsü, Türkiye'de de konserlerinin ilgi görmesini sağladı. Efsane sanatçı Barış Manço 1991 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı Unvanı'na layık görüldü.
Fatma Meral Horne Sever
Bazı kaynaklara göre ilk Türk kadın seyyah olan Fatma Meral Horne Sever, İngiltere de okuduğu yıllarda bir arkadaşı ile 18 yaşında gezginliğe başladı. Gezgin olarak 12 yıl boyunca 40'tan fazla ülkeyi gezdi. Himalaya Dağları'nda haftalarca süren yürüyüşler yaptı ve Hindistan'da 3. sınıf tren ile bir yıl boyunca gezdi. Ağırlıklı olarak Asya'da bulundu. Avustralya'nın Sidney şehrinde kurs açtı. Eşi Yeni Zelandalı ressam Guy Horne ile de burada tanıştı. Hürriyet gazetesine seyahat yazıları gönderdi. Bu yazılar 1968-72 yılları arasında gazetede ‘‘Bir Turist Kızın Not Defteri/ Ver Elini Asya’’ adı altında yayımlandı. Fotoğrafçılık konusunda iyi bir seviye yakaladı ve 1970 yılında Endonezya, Java şehrinde bir ayda batik öğrendi. Türkan Saylan'ın ricasıyla Türkiye'de kısa süreli batik dersleri verdi. İsviçre, Avustralya, Yeni Zelanda, Endonezya ve Türkiye’de 30'dan fazla sergi açtı.
Evliya Çelebi
Tüm dünyanın tanıdığı Evliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden ve az sayıdaki 17. yüzyıl nesir yazarlarındandır. Elli yılı aşkın süreyle Avrupa, Batı Asya ve Mısır topraklarını gezmiş, gördüklerini de Seyahatnâme adlı 10 ciltlik eserinde toplamıştır.
Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş bir gezme arzusu bulunan evliya çelebi, yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Kendisinin anlattığına göre bir rüya üzerine meşhur gezilerine başladı. 19 Ağustos 1630’da gördüğü rüya şöyledir: Rüyasında İstanbul'da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Cami'ndedir. Orada muazzam bir cemaat vardır. Dikkat eder, İslam peygamberi Muhammed'i baş tarafta görür. Dört sadık halifesi ve diğer ashabı da hep oradadır. Muhammed'in yanına gidip ondan şefaat dilemek arzusundadır. Ama bir türlü cesaret edip de gidemez. En sonunda bir cesaretle gidip "Şefaat ya Resulullah" diyeceğine, "Seyahat ya Resulullah" der. Böylece, 70 yaşına kadar sürecek ve çeşitli tehlike, sıkıntı ve hadiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başlar.
Ayfer Er
Dünyayı dolaşan 7. Türk denizci ve dünyayı yelkenliyle dolaşan 2. Türk kadını olan Ayfer Er’in hikayesi gezginlere ilham vermeye devam ediyor.
1993 yılında çalışmaya ara verdiği bir dönemde, bir tesadüf sonucu böyle bir seyahate çıkmaya karar vermiştir. Göran isimli elektronik mühendisi İsveçli arkadaşıyla, 10.5 metre boyundaki Cantana III isimli İsveç yapımı tekneyle yolculuğa çıktılar. 1993 yılında Datça'da başlayan seyahatleri 1998 yılında Antalya'da son bulmuştur.
Coşkun Aral
Hepimizin yakından tanıdığı uluslararası savaş fotoğrafçısı, gezgin, macera insanı, belgesel yapımcısı olan Coşkun Aral, 1974 yılında basın fotoğrafçılığına başlamıştır. 1980 yılından itibaren dünyayı gezerek Times, Newsweek, Paris-Match, Stern, Epoca gibi dergiler adına Polonya’daki ünlü Gdansk görevinde, Lübnan, İrlanda, Çad ve Uzak Doğu’daki savaşlarda fotoğraf çekmiştir. Bu fotoğraflar yurt dışında sergilenip uluslararası fotoğraf albümlerinde yayımlanmıştır.
Yorum Yap