İstanbul’un Simgeleşmiş Sütunları, Anıtları ve Heykelleri

İstanbul’un Simgeleşmiş Sütunları, Anıtları ve Heykelleri

Dünyanın en önemli, en görkemli, en güzel şehirlerinden birisi olan İstanbul adeta gerçek bir açık hava müzesi! Tarihin en büyük komutanlarından olan Napolyon, “Eğer dünya tek bir devlet olsaydı, İstanbul başkent olurdu” der. Yüzlerce yıldır dünyanın en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapan kentin her iki yakasına yayılan birbirinden güzel eserler şehrin kozmopolit ruhunu yansıtıyor. İstanbul’un tarihi dokusuna işlemiş sütunlar, anıtlar ve heykeller de bu ruhu yansıtan en güzel örneklerden…

İlgili içerik: Bir İstanbul Simgesi: Kamondo Merdivenleri

Yılanlı Sütun

Sultanahmet Meydanı’nda Hipodrom’da yer alan bronz malzemeden yapılmış, Antik Yunan döneminden kalan Yılanlı Sütun’da birbirine dolaşmış üç piton yılanı tasvir ediliyor. Sütunu görmeye gittiğinizde yılan kafalarının eksik olduğunu fark edeceksiniz bunun nedeni ise ikisinin kayıp, bir diğerinin ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor olması. Biraz da sütunun tarihinde değinecek olursak M.Ö 479 yılında Pers ordusu karşısında güçlerini birleştiren Yunan kent devletlerinin elde ettiği zafer anısına yapıldığından söz edebiliriz. Anıt önce Delphi’de Apollo Tapınağı’na dikilmiş olsa da daha sonra 324 yılında İmparator Konstantin tarafından İstanbul’a taşındı. Zamanın yıpratıcı etkileri ile zarar görmeye başlayan sütunun üzerinde savaşa katılan 31 Yunan kent devletinin isimleri yer alıyordu. Ancak bunlar aşındı ve günümüzde görünür halde değiller. Bir rivayete göreyse bu sütunun efsunlu güçleri olduğuna ve kenti böcek ve sürüngen istilalarına karşı koruduğuna inanılıyordu. M.S IV. yüzyıldan beri İstanbul’da yer alan bu sütun ne yazık ki günümüzde yok olma tehlikesi taşıyor. Uzmanlar sütunun açık hava koşullarının olumsuz etkilerinden daha fazla etkilenmemesi için kapalı müze ortamında koruma altında sergilenmesini öneriyorlar. Yılanlı sütunun bir diğer özelliği ise İstanbul’un klasik döneminden günümüze ulaşan en eski büyük boyutlu anıtlarından birisi olması.


Milyon Taşı

Tarihi Yarımada’da yer alan Yerebatan Sarnıcı’nın girişine yakın bir noktada konumlanan Milyon Taşı önemli bir tarihi özelliğe sahip. Taşın IV. yüzyılda Roma İmparatoru I. Konstantinus tarafından dikildiği kabul edilir. Bu taşın özelliği ise İstanbul’a ulaşan Antik Roma yollarının başlangıç noktası ve diğer şehirlerin İstanbul’a uzaklıklarının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktası oluşudur. Roma mimarisinde öne çıkan dört sütun, dört kapı ve bir kapıdan oluşan ‘tetrapylon’ tarzında inşa edilmiştir. Kubbesinde kabartmalar ve heykeller bulunan Milyon Taşı zamanla yıkılmıştır. Daha da ilginç bir tarihi bilgi paylaşacak olursak 1884 yılına kadar sıfır meridyeninin tam olarak bu noktadan geçtiğinden bahsedebiliriz. Bu da tüm dünyanın saatlerini İstanbul’a göre ayarladığı anlamına geliyor. 1884 yılında Washington’da gerçekleşen Uluslararası Meridyen Kongresi’nde başlangıç meridyeninin konumu halen kullanılmakta olan Greenwich’e taşınmıştır.

Çemberlitaş

Fatih ilçesine bağlı Beyazıt Meydanı’nda yer alan Çemberlitaş, İmparator I. Konstantine için M.S 330 yılında dikilmiş bir sütundur. Roma’daki Apollon Tapınağı’ndan sökülerek getirilen Çemberlitaş Sütunu, günümüzde sergilenen yerine yerleştirilir. 57 metre uzunluğa sahip sütunun orijinalinde en üstünde güneşi selamlayan Apollon heykeli bulunduğu rivayet ediliyor. Ancak Konstantine Apollon heykeli yerine birisi kendi diğer ikisi İmparator Julianus ile Theodosius’un olmak üzere üç heykel daha yerleştirir. 1081 yılında yıldırım düşmesi nedeniyle heykeller devrilir ve sütun onarıma girer. Bu onarımın ardından sütunun üzerine bir kaide ile haç yerleştirilir. 1453 tarihinde İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi ile haç çıkarılır. Zamanla doğal afetlerle zarar gören sütun yenilenir ve sağlamlaştırılır. Bu yenilemeler sırasında demir çemberlerle etrafı sarılan sütunun ismi Çemberlitaş olarak anılmaya başlar.


Dikilitaş

Sultanahmet Meydanı’nda Yılanlı Sütun’un hemen arkasında bulunan Dikilitaş, M.Ö 1400’lü yıllarda Mısır Firavunu III. Tutmosis tarafından yaptırılmıştır. M.S 357 yılına geldiğimize ise II. Constantius tarafından Nil Nehri boyunca taşınarak İskenderiye kentine getirilir. Ardından İmparator I. Theodosius tarafından da M.S 390’da gemilerle İstanbul’a taşınır ve şuan da sergilendiği alana yerleştirilir. İlk hali 30 metre olan Dikilitaş bu taşımalar sırasından hasar görmüş ve kaidesi hariç 18.45 metreye kadar düşmüştür. Dört yüzü olan taşın iki kısmında meclis ve muharebe resimleri kabartma olarak yer alırken diğer iki tarafında atince ve Rumca metinler bulunuyor.


Abide-i Hürriyet Anıtı

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki özgürlük hareketinin bir sembolü olarak tarihe geçen Abide-i Hürriyet Anıtı havaya atış yapan bir top şekline sahiptir. I. Ulusal Mimarlık Akımı’nın mimarlarından olan Mimar Muzaffer Bey tarafından tasarlanan anıt, II. Meşrutiyet’in üçüncü yıldönümüne denk gelen 23 Temmuz 1911 yılında açılmıştır. Altı, üçgen formda bir mescit olan anıtın etrafı 31 Mart Vakası’nda hayatını kaybeden 71 asker ile İttihat ve Terakki hareketinin önde gelen kişilerinden bazılarının ölümünden sonra defnedildiği bir mezarlıktır. Aynı zamanda Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa Türbesi ile Mithat Paşa, Enver Paşa ve Talat Paşa’nın da mezarları burada bulunuyor.


Hava Şehitleri Anıtı

Bir diğer ismiyle Tayyare Şehitleri Anıtı olan Hava Şehitleri Anıtı, Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri Fethi, Sadık ve Nuri Beylerin anısına yapılmıştır. Fatih ilçesi Saraçhanebaşı’nda bulunan Fatih Parkı içinde yer alan anıt, Mimar Vedat Tek’in eseridir. 1916 yılından beri sergilenen anıt, mermer bir kaide üzerinde kırık bir sütundan oluşuyor. I. Dünya Savaşı öncesinde İstanbul’dan Kahire’ye menzili 2.500 kilometrelik bir uçuşu gerçekleştirmek üzere çıktıkları yolda şehit olan pilotlar, Şam’da bulunan Emevi Cami’nde Selahaddin Eyyubi türbesinin yanına defnedilmişlerdir. Anıtın kırık bir sütun olması ise yarım kalmış uçuşu simgeliyor. Görev başarı ile tamamlandıktan sonra pilotlara takdim edilmesi planlanan madalyanın büyütülmüş birer kopyası da anıt kaidesinin iki yanında bulunuyor. Sütunun üzerinde ise bronzdan bir defne dalı bulunuyor.

Sarayburnu Atatürk Anıtı

Türkiye’nin ilk anıt heykeli olan Sarayburnu Atatürk Heykeli, İstanbul Belediyesi tarafından Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’e yaptırılmıştır. Diğer yandan ülkemizde dikilen ilk Mustafa Kemal Atatürk anıtı olan bu eser, 1926 tarihinde dönemin İstanbul Belediye Başkanı Emin Erkul tarafından açılmıştır. Krippel’in Viyana’daki atölyesinde yapılmış, parçalar halinde İstanbul’a getirilmiş ve heykeltıraşın kendi yönetiminde yerine yerleştirilmiştir.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

İstanbul’un kalbi olarak gösterilen Taksim Meydanı’nda bulunan Taksim Cumhuriyet Anıtı, 1928 yılında sergilenmeye başlamıştır. 1925 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’ya sipariş edilen anıtın yapımına Hadi Bara ve Sabiha Bengütaş da yardımcı olmuşlardır. Anıtın çevre düzenlemesini de mimar Giulio Mongeri yapmıştır. Böyle bir eserin gereksinimine değinecek olursak cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından İstanbul’un ulusal değere sahip bir anıtın yer aldığı, özel günlerde törenlerin düzenlenebileceği büyük bir meydanın eksikliğini yaşadığından söz edebiliriz. Özellikle İstanbul’a başka bir ülkeden önemli bir devlet insanı geldiğinde bu eksiklik iyice hissedilmeye başlamıştı. Böyle bir anıtın yapılmasına kararlaştırıldıktan sonra nereye yapılacağına da karar vermek gerekiyordu. Öncelikle Beyazıt Meydanı düşünüldü ancak bölgenin tarihi atmosferi göz önüne alındığında buna uygun olmadığı konusunda ortak bir görüşe varıldı. Ardından Cumhuriyet Anıtı’nın yerleştirilmesi için Taksim Meydanı uygun bulundu. Taş ve bronz malzemeden üretilen anıtın mali giderleri için halktan bağış toplandı. Roma’dan İstanbul’a gelişi bir gemi ile sağlanan anıtta ilk kez figüratif bir bakış açısıyla Mustafa Kemal Atatürk ve kurulan yeni düzen aktarılıyor.


Barbaros Anıtı

Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk kaptan paşası ve birçok zaferin kahramanı olan Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa adına yapılan anıt, Beşiktaş Barbaros Parkı’nda bulunuyor. 1944 yılında bronz dökümden yapılmış olan bu eser, cumhuriyet dönemi meydan anıtları içinde en büyük olanlarından birisidir. Beşiktaş denildiğinde akla ilk gelen simgelerden olan Barbaros Anıtı önünde her yıl Denizcilik Bayramı ve Deniz Kuvvetleri Günü kutlamaları gerçekleşiyor. Şehircilik uzmanı Henri Prost tarafından yapılan meydan düzenlemesine göre hazırlanan bu anıtın yapımı 3 yıl sürmüştür. Üç bölümden oluşan anıtta kaide, heykel ve sütun bölümleri bulunuyor. Kaidenin sol tarafında Barbaros’un Kanuni Sultan Süleyman’a takdim edilişi, diğer tarafında ise Preveze Deniz Zaferi kabartma olarak işlidir. Kaidenin ön kısmı ise gemi pruvası ve güvertesini simgeliyor.


Boğa Heykeli

Kadıköy’ün simgesi haline gelen Boğa Heykeli’nin önünde günün her saati hatıra fotoğrafı çekilenleri, birbirini bekleyenleri, etrafında koşturan çocukları görebilirsiniz. Merkez noktada olan Boğa Heykeli’nin ülkemize tam olarak nasıl geldiği bilinmese de konuya dair iki iddia bulunuyor. Boğa Heykeli Fransız heykeltıraş Isidore Jules Bonheur tarafından tunç döküm olarak yapılmıştır. Ülkemize nasıl geldiğini gösteren iki farklı iddianın ilkine göre 1865 yılında Paris’te sergilenmeye başlayan heykel, 1867 yılında büyük bir Avrupa seyahatine çıkan Osmanlı padişahı Abdülaziz’in bir hayli ilgisini çeker ve içinde iki adet boğa heykelinin de bulunduğu 24 parçalık bir koleksiyon sipariş eder. Bu heykeller önce Beylerbeyi Sarayı’nın ardından da Yıldız Şale Köşkü bahçesinde sergilenir. Bir diğer iddiaya göre ise heykel ilk olarak Alman İmparatorluğu tarafından Fransa’dan savaş ganimeti olarak alınır ve sonrasında Osmanlı-Alman ittifakına istinaden Enver Paşa’ya hediye edilir. Heykellerden birisinin Beylerbeyi, bir diğerinin ise Yıldız Sarayı’na yerleştirildiği söylenir. Ancak bu iddia tam olarak geçerlilik sağlamaz çünkü Kaiser II. Wilhelm’in ziyareti esnasında bu türde bir hediye getirdiği kayıtlara işlemez. İstanbul’un birçok farklı noktasına taşınan eser nihayet 1969 yılında Kadıköy’e taşınır ancak ilk olarak Kadıköy Kaymakamlığı binası önünde sergilenir. 1987 yılına geldiğimizde ise bugünkü yeri olan Altıyol Kavşağı’ndaki yerini alır.


Barış ve Kültür Heykeli

Zeytinburnu ilçesinde bulunan Barış ve Kültür heykeli tam olarak Abdi İpekçi Spor Salonu’nun önünde yer alıyor. Dönemin Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın tasarımı olan heykel 2001 yılında yapıldı. 5 metre yüksekliğe sahip olan bu heykelin hikayesi de oldukça birleştirici bir yapıya sahip. Heykelde üç el üzerinde bir dünya figürü tutuluyor ve içinden üç zeytin dalı yükseliyor. Türk, Ermeni ve Rum olmak üzere üç farklı kültürün buluştuğu Zeytinburnu’nda kültürel çeşitliliği ve hoşgörüyü simgeliyor.

Yorum (0)
Yorum Bırak