Anadolu'yu Keşfedelim: Ağrı Dağı Efsanesi

Anadolu'yu Keşfedelim: Ağrı Dağı Efsanesi

Ağrı Dağı, gerek konumu gerek yapısıyla hem enlere sahip hem de efsanevi hikayeleriyle  ünlü bir dağdır. 5.137 metrelik rakımla Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek dağı ve aynı zamanda dünyanın en büyük volkanik dağıdır. 

Ağrı Dağı Nerede?

Ağrı Dağı Türkiye'nin doğu ucunda, İran'ın 16 km batısında ve Ermenistan'ın 32 km güneyindedir. Dağın %65’i Iğdır ili sınırlarında, %35’i Ağrı ili sınırlarında bulunur. 

Ağrı Dağı Hakkında 

Yılın her mevsimi erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplı olan zirvesi Türkiye’nin en büyük buzuludur.  İki zirvesi vardır; Büyük Ağrı 5.137 metrelik Atatürk Zirvesi, 3.989 metrelik  zirvesi İnönü Zirvesi olarak adlandırılmıştır. Tarih boyunca Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya geçiş için kullandıkları ve böylece birçok medeniyete sahne olmuş olan Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesindeki Ağrı ili adını,  efsanelere konu olmuş olan Ağrı Dağı’ndan almıştır. Kutsal kitaplarda Nuh Tufanı’ndan sonra Nuh’un gemisinin tepesine oturmuş olarak bulunduğu yer olması sebebiyle kutsal dağ olarak da bilinir.

Ağrı Dağı'nın Bilinen Diğer İsimleri

Yüzyıllar içerisinde Ağrı Dağı'na farklı medeniyetler farklı isimler vermişler. Ermenice Ararat, Kürtçe Çiyayê Agirî, Selçuklular döneminde ise Eğri Dağ olarak olarak bilinirmiş. 


Ağrı Dağı Efsanesi Nedir?

Ağrı Dağı’na dair birçok efsane vardır. Ağrı Dağı efsanesi kitaplara, filmlere konu olan birbirine aşık olan ama kavuşamayan iki gencin, kendi geleneğini acımasız bir paşa olan Mahmut Han’a karşı savunan çoban Ahmet ile Mahmut Han’ın güzeller güzeli kızı Gülbahar’ın aşk destanı bilinen en büyük efsanesidir. 

Gülbahar ve Ahmet

Günlerden bir gün Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünde yaşayan çoban Ahmet’in kapısına bir at gelir. Sufi denilen yaşlı bilge Ahmet’e atın nerden geldiğini sorar ama Ahmet atın nerden, nasıl geldiğini bilmemektedir. Sufi, Ahmet’e bu atın onun kısmeti olduğunu söyler ama törelere uygun olması için atı uzaklaştırmasını ve üç defa üst üste at geri dönerse artık Ahmet’e atın onun hakkı olacağını söyler. Ahmet geleneklere uygun olarak atı evinden çok uzaklara götürmesine karşın her seferinde Ahmet daha eve dönmeden at kapısına geri döner. Hikmetinden sual olunmaz denilir, Sufi ‘kendi rızasıyla dönen at geri verilmez’ diyerek, Ahmet’e atı sahiplenmesi gerektiğini söyler. Atın sahibi ister paşa, ister padişah olsun, kim olursa olsun bu at senindir, kelle verilir, at geri verilmez artık’  der ve olanlar olur. O sırada Beyazıt Paşası Mahmut Han kaybolan atını aramaktadır. Mahmut Han’ a atının Ahmet’te olduğu bilgisi gider. Mahmut Han civardaki beylerle Ahmet’e atını vermesi için haber göndertir. Atı karşılığında Ahmet’e istediği atı, mal ya da altın vermeyi teklif eder. Ahmet atı geri vermek istemeyince Mahmut Han Ağrı Dağı’na bu defa kendisi de gider ama sadece Sufi oradadır. Sufi geleneklere göre atın artık Ahmet’in olduğunu, onu alamayacağını söyler Mahmut Han’a. Mahmut Han Sufi’yi zindana attırır. 


Mahmut Han’ın Biricik Kızı: Gülbahar

Mahmut Han’ın üç kızı sekiz oğlu vardır. Kızlarından biri olan Gülbahar diğer kızlarından farklıdır. Gülbahar Ağrı’nın diğer kadınları gibi üst üste fistanlar giyer, saçlarını kırk örgü yapar, halkın arasında onlardan biri gibi gezerdi. Ağrı halkı Gülbahar’ı çok sever ona ermiş gözüyle bakardı. Gülbahar babasının atının kaybolmasıyla ilgilenmiş, Sufi’nin zindana atılışını üzüntüyle izlemişti. Atın hikâyesini zindandaki Sufi’den öğrenir ve ona her gün yemek götürme görevini üstlenir. Sufi’nin isteği üzerine ona kaval getirir. Sufi kavalı eline alıp Ağrı dağı türküsünü çalardı. Türküyü çok beğenen Gülbahar her gün gelip bu türküyü dinlerdi. Mahmut Han, Milan Bey’ini görevlendirip Ahmet’i saraya getirmesini ister. Milan Bey’i Ahmet’i ikna edip saraya getirir. Ahmet atın kendisine haktan yadigar olduğunu onu geri vermeyeceğini söyler yine. Bunun üzerine Mahmut Han Ahmet’i de Sufi’nin yanına zindana atar. Ahmet kavalla Ağrı dağı öfkesini çalmaya başlar. Bu yeni sesi duyan Gülbahar çok etkilenir. Zindana yemek götürürken Ahmet’i görür. Ahmet’i gördüğünde ona karşı içini sıcak bir duygu kaplar ve ona aşık olur. 

Memo'nun Gülbahar'a Aşkı

Zindan başında babasının en güvendiği adamlardan Memo gece gündüz nöbet tutuyordu. Memo, Gülbahar’a aşıktı. Onu ne zaman görse eli ayağına dolaşır ne derse yapardı. Gülbahar, bir gün Memo’dan izin alarak Ahmet ile görüşür ve bu bir süre böyle devam eder. 

Mahmut Han atın geri getirilmesi için Ahmet’e kırk gün müddet verir. At gelmezse onların kellesini uçuracağını söyler. Gülbahar babasının dediğini yapacağını bilir ve bunun olmaması için atı kendisi bulup getirmeye karar verir. Bunun için kardeşi Yusuf’tan yardım ister ama kardeşi onu geri çevirir. En sonunda Demirci Hüso’nun kapısını çalar. Demirci Hüso gizemli bir adamdır. Sürekli olarak çalışmasına rağmen her şeyden haberi olan biridir. Gülbahar’ın isteği üzerine atı bulur ve Mahmut Han’ın huzuruna götürür. O gece Gülbahar bu defa Memo’dan izin alarak Memo’nun odasında Ahmet ile birlikte oluverir. Memo kıskançlığından onlar odasında uyurken Ahmet’i hançeriyle öldürmek ister ama kıyamaz. Mahmut Han, Demirci Hüso’nu getirdiği atı kabul etmez, kendi atı olmadığını söyler. Artık verdiği müddet de dolmak üzeredir ve Beyazıt’ın dört bir yanına tellallar yollar ve Sufi ve Ahmet’in idam edileceğini duyurur. 


Hüzünlü Sonun Sebebi: Bir Tutam Saç

Gülbahar aşkını kaybetmek istemediği için Memo’dan ne isterse istesin yapacağını, yeter ki zindanı açıp kaçmalarına izin vermesini ister. Memo, Gülbahar’dan sadece saçından bir tutam ister. Anadolu’da genç bir kızın bir erkeğe saçlarından bir tutam kesip vermesi demek dolaylı olarak onu sevdiğini söylemesi demektir. Memo, Ahmet ve Sufi’yi salar ama kendisi onları saldığı için Mahmut Han’ın askerleri tarafından öldürülür.  Mahmut Han kızının da işin içinde olduğunu öğrenir ve kızını zindana attırır. Bu haber halk arasında duyulunca halk Gülbahar’ı zindandan çıkarmak için ayaklanır ve onu kurtarır.  

Küp Gölü’nün Rivayeti Nedir?

Halk, Gülbahar ve Ahmet’i Hoşap Kalesi beyine götürür. Hoşap Beyi kendisine sığınan bu aşıkları geleneklere uyarak Mahmut Han’a teslim etmez. Ahmet, Gülbahar’ın onu zindandan kurtarmak için Memo’yla olan anlaşmasını öğrenince zoruna gider ve  Küp Gölüne gider ve bir daha geri dönmez. Küp Gölünün oradan geçenler göl kenarında uzun parıltılı saçlarıyla başını iki eli arasına almış, gözlerini göle dikmiş Gülbahar’ı görürler. Gülbahar Ahmet’in geri gelmesini bekler. Rivayete göre göl üzerinde bir atın kapkara gölgesi gelip geçer.

Eğer yazı ilginizi çektiğiyse Anadolu'nun diğer güzellikleri hakkında bilgi edinmek için içeriklerimize tıklayabilirsiniz.

Nemrut Dağı Hakkında Keşfedilmesi Gereken 10 Bilgi

Kahveler Hazır Mı?: Bir Göbeklitepe Hikayesi

Yorum (0)
Yorum Bırak