Kuzey Ege’yi Keşfetmeniz İçin 11 Neden

Kuzey Ege’yi Keşfetmeniz İçin 11 Neden

Yüksek oksijen sahası Kuzey Ege her haliyle tam bir tatil cenneti! Bölgenin tarihi dokusu, yenileyici doğası ve serin deniz suyu mükemmel bir üçgen oluşturuyor ve sizi hemen kendine çekiyor. Sizin için hazırladığımız Kuzey Ege tatil yerlerine daha yakından bakalım.

Kuzey Ege Tatil Yerleri

Kalabalık tatil beldelerinden biraz daha uzakta kalmak, doğanın kollarında yenilenmek, masmavi derinliklerde sırt üstü yatıp gökyüzünü izlemek tam da ihtiyacınız olan şeyse bizim yanıtımız belli; Kuzey Ege!

1- Edremit’te Yeni Bir Kültürle Tanışın

Balıkesir’in en büyük ilçelerinden birisi olan Edremit, gerek Kazdağları, gerekse berrak sahilleri ile doğa turizmini birebir yaşayabileceğiniz bir nokta. Edremit’e kara ve hava yolu ile kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Büyük şehirlerden direk uçuşla ulaşabileceğiniz Balıkesir Koca Seyit Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra ister araç kiralayarak isterseniz de yerel otobüsleri kullanarak 4 kilometrelik mesafe sonrası Edremit’e ulaşabilirsiniz. Buraya geldiğinizde deniz tatilinin yanı sıra antik kentleri gezebilir, yöreyi yakından izleyerek yeni bir kültürle tanışabilirsiniz. Diğer yandan mutfağıyla da sevilen Edremit’in yerel lezzetleri arasında karanfilli ekmek, mafiş tatlısı, peynir tatlısı, saçaklı mantı ve höşmerim yer alıyor.


2- Akçay’ı Dört Mevsim Ziyaret Edin

Kuzey Ege’nin en sevilen tatil destinasyonlarından birisi olan Akçay deniz, kum, güneş üçlüsü ile ön plana çıkmasının yanı sıra şifalı kaplıca sularıyla da yılın her döneminde tatilcilerin gözdesi. Tarihi oldukça derin olan Akçay, birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış. Homeros’un şiirleri ışığında burasının zaman zaman korsan istilalarına dahi uğradığını öğreniyoruz. Antik Yunan döneminde ismi Stoeis olarak geçen Akçay aynı zamanda Avrupa ile Efes’i birbirine bağlayan stratejik bir noktada bulunuyordu. Bölgenin çekim merkezi olmasının bir diğer nedeniyse etrafının Thebe, Bergama ve Antandos gibi diğer önemli antik şehirlerle çevrili olmasıydı. Zamanın ilerlemesine rağmen konumunun öneminden önem vermeyen Akçay, Hristiyanlığın hac yolu üzerinde olduğundan tarihi eserler bakımından da zenginleşmiş. Akçay ziyaretinizde kendine has yeşil doğası ve berrak denizinin yanı sıra çok güçlü bir tarihi mirası da yakından gözlemleyebilirsiniz.


3- Altınoluk’ta Oksijene Doyun

Kendinizi yaşadığınız şehrin yoğunluğundan bunalmış ve bir an önce sakinliğin kollarına bırakmak istiyorsanız pusulanız Altınoluk’u gösteriyor. Alp Dağları’ndan sonra dünyanın en bol oksijen oranına sahip olan Kazdağları’nın eteğinde konumlanan Altınoluk’ta sabahları dinlenmiş ve kuş sesleri eşliğinde uyanacaksınız. Yaz aylarının kavurucu sıcağında serinlemek ve doğa ile iç içe keyifli bir tatil geçirmek isterseniz Altınoluk’u tercih edebilirsiniz. Ülkemizde zeytin üretiminin en yüksek olduğu noktalardan birisi olan Altınoluk’ta nefis zeytinyağlı yemeklerden yiyebilecek, berrak bir denize girebilecek ve yemyeşil doğaya sırtınızı verebileceksiniz.


4- Kazdağları’nda Doğal Yaşamı Tecrübe Edin

Sınırları hem Çanakkale hem de Balıkesir’de bulunan Kazdağları, Edremit Körfezi’nin güneyinde yer alıyor. Edremit, Akçay ve Altınoluk gibi sahil beldelerine de oldukça yakın. Dünyada en temiz havası olan ikinci yer olarak seçilen Kazdağları haliyle de dünya çapında bir üne sahip. Ününün tek nedeni bol oksijenli olması değil; 4000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olması da bilinirliğini yükselten nedenler arasında gösterilebilir. 1993 yılında Milli Park statüsünde gösterilen Kazdağları, mitolojik geçmişi, antik dönemin izlerini taşıyan dokusu ve yeşilin her tonunu görebileceğiniz doğasıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Yunan mitolojisindeki baş tanrı Zeus’un doğduğu ve eşi Hera ile evlendiği yer olan Kazdağları, Homeros’un İlyada Destanı’nda İda Dağı olarak kendine yer ediniyor. Diğer yandan tarihin akışını değiştiren Truva Savaşı burada gerçekleşiyor. Yerleşik dönem boyunca üzerinde Killa, Gargara, Thebe, Astyra ile Astandros gibi antik şehirlerin kurulduğu topraklar çok köklü medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Ancak Truva Savaşı ile bu medeniyetlere ait birçok gösterge ne yazık ki silinmiş. Eteklerinden birbirinden güzel köyleri barındıran Kazdağları’nda birçok doğa sporu yapabilirsiniz. Kamp atabilir, uzun doğa yürüyüşlerine çıkabilir, meditasyon yapabilir hatta buz gibi suların döküldüğü şelalelerin altında yüzebilir, termal su kaynaklarını ziyaret edebilir ve piknik yapabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Uzaktan Çalışanlar için Hem Ofis Hem Tatil: Kaz Dağları


5- Assos’ta Tarihe Dokunun

Her yanı destansı bir güzelliğe sahip olan Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Assos, bölgenin en çok tercih edilen diğer bir tatil noktası. Dönmüş volkanik bir tepe üzerine kurulu olan Assos’ta ilk yerleşimin M.Ö 6. yüzyılda başladığı biliniyor. Şehir magmatik yüzey kayası olarak bilinen andezit taşı üzerine inşa edilmiş ve işlenmesi de oldukça güç olduğundan halk tarafından çağlar boyunca insan yiye taş olarak adlandırılmış. Günümüzde antik kalıntıların içinde çokça bu taştan yapılmış olan eserleri görebilirsiniz. Deniz manzarasına karşı kurulan kent yüzyıllardır birçok medeniyetin gelişmesini sağlamış. Ancak Osmanlı İmparatorluğu egemenliği başladığında şehir daha çok karaya doğru çekilmiş. Bu da günümüzde Assos’a gittiğiniz zaman hem kıyı hem de iç kesimde gezip görebileceğiniz çokça yer olduğunu gösteriyor. Çok yönlü bir tarihi yansıtan Assos’ta oldukça keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Kuzey Ege’nin en güzel koylarının bulunduğu beldede deniz tatili yapmanın yanı sıra tarihi keşfe çıkmanızı da öneririz. Buraya geldiğinizde Athena Tapınağı, Behram Kalesi, Hüdavengidar Camii, Kadırga Koyu ve Antik Liman’ı mutlaka gezilecek yerler listenize eklemelisiniz. Antik Liman olarak geçmesine rağmen yakın geçmişimizde 1950’li yıllara kadar faaliyetteymiş. Zamanında meşe palamudu boya sektörü için önemli bir ham maddeymiş ve kentin etrafının meşe palamudu ormanlarıyla çevrili olması bu konuda ön plana çıkmasını sağlıyormuş. Toplanan meşe palamutları limandaki depolarda saklanarak antik limana gelen gemiler sayesinde ticareti yapılırmış. Gelişen teknoloji ile artık bu ham maddeye ihtiyacın kalmamasıyla yerel halk ağaçların birçoğunu yakacak olarak kesmiş. Limanda yer alan otel işletmelerinin birçoğu da o dönemlerde depo olarak kullanılan yapıların dönüştürülmesiyle günümüze kazandırılmış.


6- Babakale’de Sakinliği Hissedin

Küçük bir balıkçı kasabası olan Babakale, Biga Yarımadası’nın en batı ucunda konumlanıyor. Turizmin gelişmesiyle dikkatleri üzerine toplayan Babakale diğer pek çok tatil beldesine göre daha ekonomik. Yaz tatilini sakinlik içinde yalnızca güzel bir deniz ve lezzetli yiyeceklerle geçirmek isteyenlerin tercih edebileceği bir destinasyon olan Babakale’ye gittiğinizde konaklamanızı pansiyonlarda yapabilirsiniz.


7- Bozcaada’da Gün Batımını İzleyin

Türkiye’nin en büyük adalarından birisi olan Bozcaada’da M.Ö 3000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip. Yunan, Fenike, Pers, Bizans, Venedik ve Büyük İskender yönetiminde kalan ada son olarak Osmanlı İmparatorluğu hükümdarlığına geçmiş ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından 20 Eylülde kurtarılarak Türkiye Cumhuriyeti topraklarına dahil edilmiş. Her sokağının ayrı güzelliğe sahip olduğu Bozcaada’nın tamamı SİT alanı ilan edilmiş durumda, bu da izinsiz hiçbir yapılaşmanın ya da restorasyonun olmayacağı anlamına geliyor. Bu nedenle tarihi dokusunu koruyor. Yalnızca Cumhuriyet ve Alaybey isimli iki mahallesi bulunan adada hiç köy bulunmuyor. Mayıs ile ekim ayları arasında denize girebileceğiniz Bozcaada’da her biri ayrı güzelliğe sahip birçok koy ve plaj bulunuyor. Dibini cam gibi görebileceğiniz turkuaz renkli sularda deniz tatili yapmak apayrı bir keyif nedeni olsa gerek. Diğer yandan oldukça renkli bir kültüre sahip olan adada yapabileceğiniz çok keyifli aktiviteler bulunuyor. Konaklama konusunda ise her bütçeye denk düşecek birçok butik otel ve pansiyonun bulunuyor. Bozcaada’ya gittiğinizde adayı keşfe çıkmayı, Polente Feneri’nde gün batımı manzarası izlemeyi, en lezzetli Ege yemekleri yemeyi unutmayın.


8- Gökçeada’da Zamanı Durdurun

Saros Körfezi’nin girişinden selam çakan Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adası. Tarihi boyunca medeniyet beşiği bir bölgede bulunan adada haliyle birçok uygarlığın izlerini görmek mümkün. Temiz havası, oldukça sakin ortamı ve birbirinden güzel koyları ve mavi bayraklı plajlarıyla unutulmaz bir tatil fırsatı sunan Gökçeada’ya ulaşmak için karayolu ile Çanakkale’ye ulaştıktan sonra feribotla adaya geçilebilir. Adayı ilkbahar ile sonbahar ayları arasında keyifle gezebilirsiniz. Gökçeada’da gezip görmenizi kesinlikle önerdiğimiz yerler, Kaleköy, Eski Bademli Köyü ve Zeytinköy. Özellikle gün batımını Kaleköy’de yapmanızı öneririz. Diğer yandan size başka bir çağa gitmiş havası veren daracık sokakları olan Zeytinköy’ü ziyaret etmeli ve oraya özgü tatlıları denemelisiniz.


9- Ayvalık’ta Ege’nin Karakteristliğine Dokunun

Şahane lezzette kendine has mutfağı, ünü dünyaya yayılmış zeytinyağı, rengarenk sokakları, masmavi denizi ile Ayvalık hayatı coşkuyla yaşıyor. Diğer yandan zamanın sakin sarkaçta aktığı beldede tüm bedeniniz ve ruhunuzun dinlenip dinginleştiğini hissedeceksiniz. Kazdağları oksijen yüklü rüzgarını Ayvalık’a taşırken kültürüyle bambaşka bir ambiyansa sahip olan Ayvalık’ta oldukça keyifli bir tatil sizi bekliyor. Yaz aylarında sıklıkla düzenlenen tadım etkinlikleri ve festivalleriyle oldukça dinamik bir yapıda olan Ayvalık’a gittiğinizde tekne turuna çıkmanızı, günü uğurlamak için Şeytan Sofrası’nı ziyaret etmenizi, Ayvalık’ın leziz mutfağını deneyimlemenizi öneririz.


10- Cunda’da Kuzey Ege’nin Tüm Renklerini Hissedin

Otantik taş binaları, her yandan sarkan begonvilleri, sıcakkanlı ambiyansıyla tarihi adımladığınızı düşüneceğiniz Cunda’da harika bir tatilin sizi beklediğinden eminiz. Rum ve Türk kültürünün kaynaştığı noktalardan birisi olan Cunda’da her şeyiyle renkli bir doku sizi bekliyor. Adanın zengin bir tarihi geçmişe sahip olması mimarisinden mutfağına kadar pek çok noktada hissediliyor. Cunda Adası’na gittiğinizde sabahın erken saatlerinde adayı keşfetmenizi, mümkünse bir gününüzü tekne turuna ayırmanızı, tarihi noktalarını görmenizi öneririz. Ayrıca dalış merakınız varsa Cunda’nın bu konuda da size çok iyi geleceğini söyleyebiliriz. Taze balıkların yanı sıra en lezzetli zeytinyağlı meze ve yemekleri yiyebileceğiniz adada harika bir tatil sizi bekliyor.


11- Bergama’da Tarihin İlklerini Keşfedin

İzmir’de bulunan Bergama yani antik dönemin Pergamon için ilklerin şehri diyebiliriz. İlk parşömen kağıdının yapıldığı yer olan Bergama’nın ilk Asya kütüphanesinin kurulduğu yer olması da şaşırtmayan durumlardan. Diğer yandan tam bir tıp merkezi olan kent ilk kez bitkisel ilaçların yapıldığı diğer yandan ilk psikoterapinin uygulandığı yer. Tıp ve eczacılığın simgesi olan yılanlı sütun da ilk kez Pergamon kentinde kullanılmış. İlk imar yasasının yapıldığı kent şehircilik ve sosyal yaşamda da ilk dört tiyatrolu kent, ilk ve en büyük sunağın yapıldığı kent, ilk ve dik tiyatrolu kent ve ilk ahşap sahneli kent olarak diğer birçok ilki göğüslüyor. Bergama’da gezeceğiniz yerler arasında Pergamon Akrapol’ünde bulunan Zeus Sunağı, Athena Tapınağı, agora ve kilise ile şehir merkezinde bulunan Bergama Arastası, Kızıl Avlu, Berna Havzası. Kuzey Ege ziyaretinizin bir gününü ayırmanızı önereceğimiz Bergama’da eski Rum evlerinden dönüştürülmüş butik otellerde konaklayabilirsiniz.


Yorum (0)
Yorum Bırak